Halı ve düz dokuma yaygılarda tavus kuşu uzun renkli kuyruğuyla göz alıcı renkleriyle ve büyüleyici etkisiyle dikkati çeker. Cennet sembolü olarak kabul edilir. Marby halısı bu konuda güzel bir örnektir. (Deniz 2000). Hint, Çin, İran halılarında çokça yer alır. Çin'de güzelliği, Hindistan'da hayrı ve kısmeti temsil eder.
halı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
halı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
3 Ekim 2011 Pazartesi
29 Eylül 2011 Perşembe
Zümrüt-ü Anka
Arapların Anka, İranlıların simurg adını verdikleri Türkçe’de ise her ikisinin de birleştirilmiş şekliyle Zümrüdü Anka (Simurg-u Anka) olarak da adlandırılan Ön Asya efsanelerindeki bu kuşa pek çok kaynakta ele alındığı sekilide eski Mısır kökenli olarak phonix de denir.
İslâmi çevrelerdeki hümâ ve devlet kuşundan tamamen Hint Mitolojisindeki Gamda ile Altay Mitolojisindeki çift başlı kartaldan ise kısmen farklı özelliklere sahiptir. Kafdağı’nın tepesinde direkleri abanoz, sandal ve öd ağacından yapılmış köşk benzeri bir yuvada yaşar, başı yassıca burunlu köpek başı gibidir. Uçtuğunda hava kararır, iliği ışığı keser, uçarken sel sesi ve gök gürültüsüne benzer ses çıkarır, parlaktır, bakanın gözünü alır. İnsanlar gibi düşünür konuşur. Hünerli ve bilgi sahibidir, dostları kahramanlar ve hükümdarlardır. Yaraları iyi eder. Zâl-i Rüstemi o bulmuştur, babasınca ormana atılan Zâl'e o babalık yapmış ve onu büyütmüştür. Anadolu'da keloğlanın koruyucusu olarak anlatılır. Kafdağı efsanevi bir dağ olup onu ancak Anka’ya binip aşmak mümkündür. Zülkarneyn onunla göğe çıkıp yıldızlara ulaşmıştır. Anka’nın boynu uzun olup boynundaki halka takılmıştır, halka beyaz tüylerden oluşur.
Çift başlı kartalda boynunda halka taşımaktadır. Onun için çift başlı kartalın Anka’dan yorumlanarak ayrıldığı iddia edilir (Öney 1972).
Efsanelerde hem koruyucu mahiyette görevli melek hem de kötü canavar tabiatlı iki ayrı Anka söz konusu edilmiştir. Pençeleriyle filleri dahi kaldırabilecek güce sahip olan siyah bir buluta benzeyen Anka (kötü) nın kendisi kadar iri görünümlü iki yavrusu vardır.
![]() |
Şekil. Anka ve ejderin boğuşma sahnesi |
Yeşil renkli olarak da düşünülen Anka kuşunun İran mistisizminde güneş ve ateşten yaratılmış olduğuna da inanılır. Simurg (Anka) otuz ayrı kuşun özelliğini taşıdığından onun bu yönüyle otuz ayrı güzelliği topladığına inanılır ve şifa verici özelliği belirgin olan kuşun Sadi-fırdevsi ve Attar'ın eserlerinde devamlı zikrolunduğu görülür (Salman 1989).
Zümrüdü Anka hayvan figürlü halılarda da görülmektedir. Orta İtalya'da bulunan hayvan figürlü ilk halı 1890 yılında Pengamon Müzesince satın alınmıştır. Bu halıda ejder ve Anka kavgasını görülmektedir (Salman 1989 ).
Çinliler Lung, Moğollar Moghur ve İranlılar Ejderha olarak adlandırdıkları bu varlıklar Şamanizm’de su, ateş, hava, toprak kutsal sayılırdı. Kertenkelelerden yada yılanlardan soyutlanan ejder pençeleri arslan gibi, kartal kanadı gibi kanatlı, yılan kuyruklu ve korkunç başlı bir hayvan şeklinde tasvir edilmiştir Kertenkeleye benzeyen ayaklarında beşer tırnağı olan ve vücudu yılan veya balık pulu gibi bir kabukla örtülmüş olarak hayal edilmiş bir varlık olup, pulları suyla irtibatını göstermiştir.
Arslan ayaklı, gagalı ve kanatlı olanlarına ise Grifon denilir. Orta Asya kökenli olan bu varlık Avrupalılarca benimsenmiştir. Kafkasya ejderi başı öküze benzeyen kıvrım burunlu, kıllı vücutlu ayaklı bir hayvan olarak resmedilir.
Külalilı ejder Orta Asya merkezli bir varlıktır.
![]() |
Şekil 11 . Kulaklı ejder |
Dede korkut hikayelerinde ejder dört ayaklı iki kanatlı, yedi başlı, uzun kalın kuyrukludur. Dört ayaklı ejderler Çin ejderini anımsatırlar. Moğol istilalarıyla İslâm dünyasında görülmeye başlanmışlardır.
Selçuklu sanatında düğüm şeklinde görülüp pul olarak da düşünülmüştür. İki ayaklı olarak da görülmüş ve sadece ön ayakları alınmıştır. Çinliler ejderhaya Lung adını takmışlardır ve ataları ejderha olan sülalelerinin boğuşmaları sonucu çıkan köpük ve buhar nehirleri taşırmıştır. Bu taşan nehirler özellikle yang ve yingin erkek ve dişinin birleşerek hayatı oluşturmalarını sağlamıştır. Ahlat mezar taşlarında ve Kubadabad sarayı çinilerindeki ejderler bu şekilde ortaya çıkmıştır.
Ejderler kudreti, bereket ve mutluluğu ifade ederler. Şahmeran ise Selçukluların kendine mâl ettiği kudret ve bereketi ifade eden diğer bir varlıktır. Şahmeran’ın özelliği kuyruğu yılan başıyla biten insan başlı, kanatlı bir hayvan olmasıdır.
Marby halısının kompozisyonu çok stilize bir ejderle işlenmiştir. Fustatta bulunan iki hayvanlı halıda ise Zümrüt-ü Anka ejder kompozisyonu vardır. Anadolu kilimlerinde de yine halılarda olduğu gibi ejder figürü bulunmaktadır. Hayat ağacıyla birlikte kullanıldığı görülür. Türk kumaşlarında ise hayvan motifli desenlere az rastlanır. Halk işlemeleri Şahmeran’ı konu edinmişlerdir. Bu figür nazardan da koruma özelliğine sahiptir.
Anadolu-Türk sanatında ejder için yeraltında, yerüstünde yedi kat yerin altında ve denizde yaşayan yedi başlı bir canavar, korkunç bir yaratık şeklinde tasvirleri vardır. Maden, çini, seramik, alçı, ahşap, kumaş, halı, düz dokumalarda dini ve sosyal yapılarda el sanatlarında görülür (Deniz 2000).
Evren dünya diye tanımlanan ortadaki boyun, bulutu temsil eder. İki ejderin karşılıklı bulutu ısırması, yağmurun yağmasını sembolize eder. Bu figür bolluk ve bereket; sağlık ve şifa sembolüdür. Ejder Anadolu'da Yemliha, ejderha, Şahmeran olarak bilinir. Ejderin yılan şeklinde halılarda işlenmesi Batı Anadolu'da Milas, orta ve Doğu Anadolu'da zikzak yaparak uzanan şekiller halinde kilimlerde, Batı Anadolu'da Uşak, Manisa, Çanakkale ve Balıkesir çevresinde görülür. Milas halılarında (S) kıvrımlar dik şekilde kıvrımlar yaparak uzanır. Yılan izi gibi gözükür (Deniz 2000).
27 Eylül 2011 Salı
15.y.y'lar Arası Hayvanlı Halılarının Desen ve Kompozisyon Özellikleri
13.14. ve 15.yy hayvan figürlü halıların yüzey bölünmelerine yönelik ilk ciddi Prof. Dr. Kurt Erdman yapmıştır. Kurt Erdman yaptığı araştırmalarda halılarla Avrupalı ressamların tablolarında halı resimleri arasında kurduğu
ilciler doğrultusunda parçalan değerlendirip orijinal desenlerin keyfiyeti konusunda rekonstrüksiyon çalışmaları yapmış bu dönemin halılarının kompozisyon, yüzey bölünmesi, motif şekilleri, ebatları tespit konusunda çok büyük yardım sağlamıştır.
Hayvanlı halıların yüzey bölünmeleri hayvanların sıralanışına, sayısına ve geometrik şekillerin durumuna göre değişmektedir. Zemin öncelikle büyük yada küçük karelere bölünür, basit görünümlü bu karelerin içleri ise sekizgenlerle doldurulur. Hayvanların sayısına, tek yada çift oluşuna, iki veya dört ayaklı oluşlarına veya ağaç etrafındaki konumlarına göre bu halılar gruplara ayrılırlar.
Birinci grup yüzey bölünmesi, Meraldik duruşlu tek hayvanlarla birlikte tek ve çift başlı kartallarda kullanılmıştır. Bu halılarda zemin küçük karelere bölünmüştür ama daha eski örneklerde ise uzun altıgenler bölünüp, hayvan figürleri bunların arasına dolgulanmıştır. Uzun altıgenli yüzey bölünmesine örnek Demotte Şehnamesinin Washington Freer Galery'de bulunan minyatürü doğu çevrelerinde de aynı yüzyılın ilk yarısında böyle halı tasvirinin varlığını ortaya koymuştur (Aslanapa ve Durul 1973).
İkinci grup yüzey bölünmesi, bir ağacın iki tarafında yerleşmiş birer kuş motifinin oluşturduğu kompozisyon semah düzenek alternatif olarak da iki ağacın ortasında bir kuş bulunan bir şekilde kompoze edilmiştir. Bu tarza örnek sadece Şano di Pietro'nun Hz.Meryem'i tasvir eden bir resminde görülmektedir (Yetkin 1991). Bu resimdeki yüzey bölünmesi ressamın kendi hayal ve tasavvurlarına dayanan bir tasarım olabileceğinden iki ağaç arasındaki kuş figürlü kompozisyonu genel bir üslupmuş gibi düşünülmemelidir.
Üçüncü grup yüzey semah hayvan figürlü halıların figüratif özelliği geometrik saha ve bölümlere ayrılan halı yüzeyinin bazen tek kuş bazen de dört ayaklı hayvan figürleriyle doldurulması şekliyle oluşturulmuştur.
Dördüncü grup yüzey bölünmeli hayvan figürlü halılarına gelince geometrik alanlara bölünen halı yüzeyinin içi çift olarak yerleştirilen hayvanlarla doldurulmuştur, Bu grubu oluşturan hayvanların farkı çift olarak yerleştirilmeleridir. Bu hayvanların çift düşünülmesinin temel alt yapısında dünyanın dualiter yapısının ifade edilmesi amaçlanmış olabilir. Erkek dişi, madde mana, iyi kötü, beden ruh gibi birbirinden ayrılmaz farklılıklar ekseni içinde bir düşünceden kaynaklanabileceği görüşü de ortaya atılmıştır. Bazı görüşlere göre de insanların beşeri münasebetlerini, iki aşığın birbirlerine karşı olumlu ve olumsuz hallerini kuşların duruş şekilleriyle ifadelendirildiği bildirilmiştir.
Dördüncü grup yüzey semah halılar, daha ileri ki dönemlerde hayvan mücadele sahnelerini konu edinmişlerdir. Orijinal halılarda bu dört yüzey bölünme ve kompozisyon şekilleri dışında farklı olarak düşünülmüş başlıca kompozisyonlarda görülmektedir. Örnek olarak hayvan figürleri geometrik bölümlerin dışına yerleştirilmiş yada geometrik sahalar tamamen ortadan kaldırılmış olarak ortaya çıkmışlardır.
Geometrik bölümleri ortadan kaldırılmış halılarda horoz, kuş gibi kuvvetle üsluplaşmış hayvan figürleri basit bir şekilde değişik eksenler üzerinde sıralanmaktadırlar (Aslanapa 1987).
Hayvanlı halıların suları Selçuklu halılarında olduğu gibi Kufi yazı kökenli veya örgü desenlerle süslenmiş olarak zümrüdü Anka, geyik, ejder ve hayat ağacı etrafında iki kuş figürünün geometrik alanların etrafını süslemiştir (Öney 1989).
Kısaca hayvan figürlü halıları desen şekillerine göre incelersek ilk grupta hayvan figürleri sınırları kesin belirtilmeyen kareler içindedir. Zemin karelere ayrıldığında simetrik işlenen hayvanlardan her biri kare içinde kalıyormuş gibi işlenir. Bugün Konya Etnografya müzesinde bulunan ve sanat tarihçilerince Horozlu Hah olarak bilinen halı bu tiptedir.
İkinci grup halı zemin küçük karelere bölünür. Bunlardan her biri içine tek başına bazen sırt sırta, bazen de karşılıklı duran hayvan çiftleri işlenir. Bazı örneklerde hayvanlar çift başlı dokunur. Özellikle Rönesans ressamlarının tablolarında sık görülen hu halıların benzerleri Fustat buluntuları arasında bulunur.
Üçüncü grupta halı zemini iki kareye ayrılır. Karelerden her biri sekizgenlerle doldurulur. Bunların da içi bir hayat ağacı etrafında yerleştirilmiş ejderler, tavus kuşları veya birbirleriyle mücadele eden hayvan figürleriyle süslenir. Üçüncü grup yüzey bölünmesine örnek, Marby ve Ming halısı diye tanınan örneklerdir.
Bir hayat ağacının iki yanına yerleştirilen tavus kuşlarından meydana gelen süslemeye sahip Marby halısı bulunduğu dönemlerde Selçuklular döneminden kalmış en erken tarihli halı diye tanımlanmış olup, ressamların tablolarında da benzer figürlerle süslü halılar bulunduğunda Beylikler çağından kaldığına karar verilmiştir.
Ming halısı bugün Berlin İslâm Eserleri Müzesi'nde bulunmaktadır. Halı üst üste yerleştirilmiş iki kare içindeki mücadele eden ejder ve zümrütü anka kuşuyla süslüdür. Bu grup halılarda zeminin iki çift kareye bölünüşü XVI. y.y. Erken Osmanlı dönemi halılarından örnek .alınmış bir şema ortaya koyar. XVI.yy'da dokunan örneklerinin Bergama civarında dokunduğu kabul edilir. Beylikler dönemi hayvanlı halıları da Bergama civarında dokunmuştur denilebilir.
Dördüncü grup örneklerde ise, halının zemini bozulmuş, üçüncü gruptaki kareler kaybolmuş, halının zemininde küçük madalyonlara dönüşmüştür. Kareleri dolduran hayvan figürleri başta kalmış ve kareler arasına serpiştirilmiştir. Bu gruba örnek olan halılar Fustat grubu içerisindeki sahnelerde görülmüşlerdir. Dönemleri içerisindeki diğer düz dokuma ve işleme ürünlerine de tesir etmiş, değişik ürünler ortaya çıkmasını ağlamışlardır. Bu tarz yüzey bölünmesi şekliyle dokunan güncel örneklerle Konya ve
Aksaray yöresinde, Aydın ve Manisa civarındaki bölgelerde rastlamak mümkündür. Aksaray yöresinde hayvan figürlerine Enik (köpek yavrusu) bu tip dokumalara da enikli kilim denilmektedir. Aydın ve Manisa civarında aynı hayvan figürlerine inek, de inekli kilim denilir.
21 Eylül 2011 Çarşamba
ISPARTA MERKEZ'DE TİCARİ AMAÇLA ÜRETİLEN EL HALICILIĞININ GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU VE ÖNERİLER
Isparta Batı Anadolu halıcılık geleneğinin güçlü merkezleri arasında önemli ve kararlı bir gelişim göstererek, bir gelenek yaratmıştır.Bu nedenle 19.y.y.'ın ortalarına kadar Isparta'nın bağlantısının genellikle Antalya üzerinden yapıldığı görülür. Tanzimat’tan sonra ise Avrupa malları, en büyük ithalat ve ihracat limanı olan İzmir’den gelmeye başladı.
Önceleri Güney limanlar, ile bağlantılı olarak ekonomik dengesini bulmuş olan Isparta, İzmir limanı ile yeni bağlantıların kurulmasından sonra, Batı ya yönelmiş yeni pazarın gerektirdiği yeniliklere hızla uyum göstermiş, böylece geliştirmeye başladığı halıcılık düzeni ile de yüzlerce yıllık Batı Anadolu halıcılık merkezleri arasında önemli bir yere gelmiştir.
1912 - 1913 yılları, Isparta halıcılığı için önemli bir yıl olmuştur. Çünkü Türk kadınlarının üretip, ticaretinden Rumların yararlandığı halıcılık ticaretini Türklerin ele alması düşünülerek, bir zaman önce Etrelizade'nin açtığı hah ticarethanesinin Dürbeyoğlu adındaki bir Rum'un rekabeti yüzünden kapandığın, öğrenerek bunu yeniden açtırmak. Fransızlarla işbirliği yapıp, kurulacak bir şirket aracılığı ile, Fransız usulü der, kösele, vidala, oskar çıkarma olanaklarını araştırmış, sermayesi, esnaf tarafından sağlanarak büyük bir şirket kurulmuş, bu projenin gerçekleşmesine gayret gösterilmiştir.[1] Ancak bu halıcılık girişiminden pek başarılı sonuç alınamamıştır.1916-1917yıllarında Mutasarrıf Cemal Bey'in döneminde, halıcılığın gelişmesi için Isparta'da bir iplik fabrikası kurulması için girişimlerde bulunulmuştur .Isparta ekonomisinde halıcılığın önemli yon olduğu tarihinden de anlaşılmaktadır. Isparta halıcılığının günümüzdeki durumunu resmi, özel kuruluşlar bazında inceleyerek, bugünkü varlığı hakkında belli noktalara varabiliriz. Isparta Merkezde ticari amaçla üretim yapan resmi kuruluşların en büyük kapasite ve üne sahip olan kuruluş Sümer Holdinge bağlı, Isparta Sümer Halı Fabrikası'dır.
Kuruluş üretimi; asıl ve yardımcı, işletmeler olmak üzere iki grupta incelenebilir. Asıl işletmeler, hammaddesinin % 95'i yapağı ve yün elyaf, %5'i harman yağı karışımlı çeşitli renk ve kalitede hazırlanmış harmanlardan iplik üretimini sağlayan ayırma - yıkama, açma - eleme ve.boyama bölümlerinden oluşan iplik ihzar ve iplik eğirme tesislerin, bünyesinde toplayan "iplik ünitesi" ile bobin çile kısımlarından oluşan ihzar ünitesi mamul üretimini sağlayan "halı apre ünitesi" ile "araştırma ve desen bölümlerinden oluşmuştur.
[1] Prof. Önder KÜÇÜKERMAN,Isparta Limanı ve Isparta Halı Fabrikası , Sümerbank Sümerhalı ,
1. Basım ,1990,İstanbul ,sh. 133-151. s.
19 Eylül 2011 Pazartesi
ERKEN DEVİR TÜRK HALILARI
Halılar üzerine ilk araştırmalar
Halılar üzerine ciddi araştırmalar, 96 yıl kadar önce 1891'de Viyana Halı Sergisi kitabının yayınlanmasıyla başlamış olup, bunda bazı eski halılara adeta dini bir önem verilmiştir. 1891'de K.K. Österreichischen Handelsmuseum bu sergiden üç ciltlik folio yayınlamış, bazıları renkli olarak en mühim parçalardan 100 levha ile resimlendirilmiştir. Katalog Der Ausstellung Orientalischer Teppiche, A. Riegl. Bu eseri 1907'de bir ek cilt, 1908'de Martin'in Halı Tarihi f), nihayet 1911'de Münih sergisinin büyük kitabı takip etmiştir. Martin'in çok pahalı, büyük ve kıymetli kitabı, bir sıra ciddi kitapların gittikçe artan sayıda yayınlanmasına yol açtı, teşvik etti. Ayrıca çeşitli dergilerde yayınlanan yüzlerce makale, halı sanatını ilmi bir saygı havasına soktu.
Daima Türklerin yaşadığı ülkelerde ortaya çıkan halının tarihi, sıkı sıkıya Türklere bağlı olduğu gibi, Büyük Selçuklu Sultanlığı devrinde kurulan devletlerle, bunun tekniğini önce İslâm alemine, sonra bütün dünyaya tanıtan da Türkler olmuştur. Bununla beraber, Büyük Selçuklulardan halı kalmamış, Anadolu Selçukları'ndan gelen Konya halıları yirminci yüzyıla kadar gelişen halı sanatının temeli olmuş, yedi asır boyunca Türk Halı Sanatı aralıksız, daima yeni tiplerin yaratıldığı parlak bir gelişme göstermiştir.
9 Eylül 2011 Cuma
Cami Halısı Deseni 7
Halının
Yöresi: İran / Acem Halısı
Dokunma Yılı: 1946
Boyutları: 115 cm X 164 cm
Kalitesi: 30 X 33 düğüm/dm2
Düğüm Tekniği: Tek Düğüm ( Sine Düğüm )
Zemin Boyutu: 71 cm X 128 cm
Bordür Boyutu: 22 cm X 18 cm
Kilim Örgüsü Genişliği: 3 cm
Saçak Boyu Uzunluğu: 4 cm
Hav Yüksekliği:2 mm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün Yün Yün
Kullanılan Renkler: Kırmızı, Koyu Kırmızı, Kahve Tonları, Pembe, Yeşil, Mor, Siyah
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: İran'a ait bir kompozisyona sahip bu halı Avanos'ta dokunmuştur. Zemin ortasında geometrik formlu bir adet göbek ve tepelikleri bulunmaktadır. Zemin köşelerinde ve halı boyu doğrultusunda üçgen görünümlü süsleme görülmektedir. Zeminde göbek, üçgenlerin içi ve bunların arasında kalan bölge stilize hayvan, bitki eşya vb. süslemelerle doldurulmuştur.
Bordüründe ise, iki geniş ve iki dar bölüm bulunmakta ve geometrik görünümlü süsleme hepsinde de görülmektedir. Bölgede bu kompozisyonun geneline; Havva isimli bir gelinin baş bağından esinlenerek 'havvabaşı' adı verilmektedir.
Etiketler:
cami halı,
cami halıları,
cami halısı,
halı,
halılar
1 Eylül 2011 Perşembe
Cami Halısı Deseni 3
Halının
Yöresi: Özgün Tasarım
Dokunma Yılı: 1999
Boyutları: 70 cm X 148 cm Kalitesi:25 X 33 düğüm/dm2 Düğüm Tekniği: Türk Düğümü Zemin Boyutu: 70 cm X 148 cm Bordür Boyutu: Bordür bulunmamaktadır Kilim Örgüsü Genişliği: 2 cm Saçak Boyu Uzunluğu: 2 cm Hav Yüksekliği: 2 cm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün Yün Yün
Kullanılan Renkler: Krem, Kahve Tonları, Kırmızı, Sarı, Mavi, Lacivert, Yeşil, Siyah
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: Tokmak halıya ait bu kompozisyonda, geleneksel ve yeni tasarım motifler özgün bir form içinde kullanılmıştır. Halının her tarafına geleneksel ve yeni tasarım motifler serpiştirilmiş, kenarları boyunca, bölgede kertik adı verilen bezeme yerleştirilmiştir.
30 Ağustos 2011 Salı
Cami Halısı Deseni 2
Halının
Yöresi: Özgün Tasarım
Dokunma Yılı: 1999
Boyutları: 65 cm X 88 cm
Kalitesi: 24 X 29 düğüm/dm2
Düğüm Tekniği: Türk Düğümü
Zemin Boyutu: 65 cm X 88 cm
Bordür Boyutu: Bordür bulunmamaktadır
Kilim Örgüsü Genişliği: 2 cm
Saçak Boyu Uzunluğu: 3 cm
Hav Yüksekliği: 1 cm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün Yün Yün
Kullanılan Renkler: Krem, Kırmızı, Hardal Sarısı, Lacivert, Mavi, Kahverengi, Pembe, Yeşil, Gri, Siyah
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: Tokmak halıya ait bu kompozisyonda, geleneksel ve yeni tasarım motifler özgün bir form içinde kullanılmıştır. Halı boyuna üç bölüme ayrılarak içinde geleneksel ve yeni tasarım motifler sıralanmış, bordür bölümü kullanılmamıştır. Halının başlangıcında, ortada ilk motiften sonra Arap harfleri ile Tokmak yazısı yerleştirilmiştir.
26 Ağustos 2011 Cuma
Halı Deseni 7
Halının
Yöresi: Özgün Tasarım Dokunma Yılı: 1998 Boyutları: 234 cm X 326 cm Kalitesi: 26 X 33 düğüm/dm2 Düğüm Tekniği: Türk Düğümü Zemin Boyutu: 228 cm X 320 cm Bordür Boyutu: 6 cm X 6 cm Kilim Örgüsü Genişliği: 4 cm Saçak Boyu Uzunluğu: 6 cm Hav Yüksekliği: 1 cm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün Yün Yün
Kullanılan Renkler: Krem, Kahverengi, Kırmızı, Mavi, Lacivert, Yeşil, Sarı, Beyaz, Siyah
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: Tokmak halıya ait bu kompozisyonda, geleneksel ve yeni tasarım motifler özgün bir form içinde kullanılmıştır. Zeminde halının boyu doğrultusunda zikzaklar yapan karışık motif demeti verilmiştir. Bordür bölümünde, halının içinde kullanılan renkler kareler halinde sıralanmaktadır.
24 Ağustos 2011 Çarşamba
Halı Deseni 5
Halının
Yöresi: Avanos / Arapeli Modelli Seccade Dokunma Yılı: 20 yüzyıl ilk yarısı
Boyutları: 122 cm X 172 cm Kalitesi: 26 X 34 düğüm/dm2 Düğüm Tekniği: Türk Düğümü Zemin Boyutu: 52 cm X 122 cm Bordür Boyutu: 35 cm X 25 cm
Kilim Örgüsü Genişliği: Hasarlı olması nedeniyle ölçülememiştir. Saçak Boyu Uzunluğu: Hasarlı olması nedeniyle ölçülememiştir. Hav Yüksekliği: 4 mm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün Yün Yün
Kullanılan Renkler: Kırmızı, Koyu Kırmızı, Sarı, Yeşil, Pembe, Turuncu, Kahverengi, Krem, Siyah
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: Kompozisyon özelliği açısından Avanos seccadesi olarak bilinmekle beraber, bordür süslemesi ve genel görünümü ile Mucur seccadelerinden etkilenme söz konusudur. Zeminde mihrap bulunmaktadır. Mihrabın içinde ve dışında hiçbir motif kullanılmamış tamamen boş bırakılmıştır. Alınlık, ayaklık ve bunları çevreleyen dar bordürde stilize bitkisel süsleme bulunmaktadır. Zemine yakın ve en dıştaki bordürde arapeli motifi kullanılmıştır. Bunların arasında kalan bölümde ise, bölgede karı boşatan adı verilen motif görülmektedir. İnce suların bir kısmında zikzaklar, diğerlerinde ise sıçandişi adı verilen bezeme bulunmaktadır.
22 Ağustos 2011 Pazartesi
Halı Deseni 3
Adı - Soyadı: Galip KÖRÜKÇÜ
Halının Yöresi: İran / Acem Halısı
Dokunma Yılı: 1948
Boyutları: 102 cm X 146 cm
Kalitesi: 30 X 38 düğüm/dm2
Düğüm Tekniği: Tek Düğüm ( Sine Düğüm )
Zemin Boyutu: 60 cm X 108 cm
Bordür Boyutu: 21 cm X 19 cm
Kilim Örgüsü Genişliği: 1 cm
Saçak Boyu Uzunluğu: 2 cm
Hav Yüksekliği: 4 mm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün Yün Yün
Kullanılan Renkler: Kırmızı, Sarı, Yeşil, Koyu Yeşil, Kahve Tonları, Pembe, Krem, Mavi, Mor, Lacivert, Siyah
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: İran'a ait bir kompozisyona sahip bu halı Avanos'ta dokunmuştur. Zemin ortasında geometrik formlu bir adet göbek ve tepelikleri bulunmaktadır. Zemin köşelerinde üçgen şeklinde süslemeler görülmektedir. Zeminde göbek, üçgenlerin içi ve bunların arasında kalan bölge stilize hayvan, bitki, günlük kullanım eşyalarının stilize formları ile doldurulmuştur.
Bordüründe ise, iki geniş ve iki dar bölüm bulunmakta ve geometrik görünümlü süsleme hepsinde de görülmektedir. Bölgede bu kompozisyonun geneline; Havva isimli bir gelinin baş bağından esinlenerek 'havvabaşı' modeli adı verilmektedir.
Etiketler:
halı,
halı deseni,
halı modeli,
halı tanıtımı,
halıcı
20 Ağustos 2011 Cumartesi
Halı Deseni 2
Adı - Soyadı: Galip KÖRÜKÇÜ
Adresi: Çeç Cehri Halı Fırın Çıkmaz Sok. PTT Karşısı No:27 Avanos / NEVŞEHİR Halının
Yöresi: Avanos / Arapeli Modelli Seccade Dokunma Yılı: 20. yüzyıl ilk yarısı Boyutları: 105 cm X 158 cm
Kalitesi: 24 X 27 düğüm/dm2 Düğüm Tekniği: Türk Düğümü Zemin Boyutu: 49 cm X 108 cm Bordür Boyutu: 28 cm X 25 cm
Kilim Örgüsü Genişliği: Hasarlı olması nedeniyle ölçülememiştir. Saçak Boyu Uzunluğu: Hasarlı olması nedeniyle ölçülememiştir. Hav Yüksekliği: 8mm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün Yün Yün
Kullanılan Renkler: Kırmızı, Turuncu, Krem, Yeşil Tonları, Sarı, Pembe, Mavi, Siyah, Lacivert
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: Kompozisyon özelliği açısından Avanos seccadesi olarak bilinmekle beraber, bordür süslemesi ve genel görünümü ile Mucur ve Milas seccadelerinden etkilenme söz konusudur. Zeminde mihrap bulunmaktadır. Mihrabın içinde ve dışında Milas halılarında görülen stilize bitkisel süsleme kullanılmıştır. Bunlar haricinde karanfil benzeri motifler mihrabın iki yanını süslemektedir. Geniş sıralı bordürün zemin sınırındaki bölümünde lale motifleri, yanındaki bölümde arapeli motifleri, en dıştaki bölümde ise bölgede anahtar adı verilen motif bulunmaktadır.
18 Ağustos 2011 Perşembe
Dünya'da Dokumanın Tarihi
Dokumacılığın geçmişi tarih öncesi çağlara dayanmaktadır, insanlığın var oluşundan itibaren de içgüdüsel olarak doğal şartlardan korunmak amacıyla örtünme gereksinimi duymuştur. İlk çağ insanlarının örtünme ihtiyacını öncelikle hayvan postlarından karşıladıkları bilinmektedir. Daha sonraları ot, saz, dal gibi bitkisel maddeler kullanılarak hasır örgü gibi tekstil yüzeyleri oluşturulmu ştur. Günümüze keçeleştirme, dokuma ve örme gibi üç temel yöntemle oluşturulan kumaşların ilk defa nerede, nasıl ve ne zaman gerçekleştirildiği kesin olarak bilinmemektedir.
Ancak tik dokuma türleri, kamış, saz ya da benzeri esnek malzemelerden örülen sepetler ve tek bir lifin kendi üstüne ilmeklenmesiyle elde edilen ağlar olduğundan İ.Ö. 6000'lerde Anadolu kültürlerinin geliştirdiği ilk dokuma örnekleri de, bu topluluklarda dokumacılığın sepet örgücülüğüyle yakından bağlantılı olduğunu göstermektedir. Arkeolojik buluntuların mevcut olması, iki iplik sistemiyle tekstil yüzeyi oluşturma metodu olan dokumacılığın günümüzden en az 800 yıl kadar önceleri de bilindiğini ortaya koymaktadır. Bu ilkel dokuma tekniğinden yola çıkılırsa ilk dokuma tezgâhının yapımı M.Ö. 4000 yıllarına rastladığı düşünülmektedir. Dokumacılığın bu dönemde başlangıcı tam bilinmemekle birlikte, doğudan insan gücüyle çalıştırılan ve dokuma düzlemine sahip tezgâhlar kullanılmakta olduğu bilinmektedir. Avrupa'da M.S. 3. yy.'a kadar bilinmeyen ağızlık açma mekanizmaları Çin'de çok gelişme göstermiş olduğu bilinmektedir. Doğunun dokumacılıktaki üstünlüğü binlerce yıl devam etmiş, fakat bu esnada dokuma tezgâhlarında sistem açısından büyük bir gelişmeye rastlanmamıştır. Dokuma işlemi, iplik eğirmenin bulunmasından önce ve sepet örgüsüne dayalı olarak uygulandığı düşünülmektedir. Eski Mısır'da dokuma malzemesi olarak pamuk, ipek, yün ve keten lifleri kullanılmıştır. İ.Ö. 3000'lerde Hindistan'da pamuk liflerinden yararlanılmış, aynı dönemde Çin'de ise ipek üretilmiştir.
İpliklerin ve kumaşların boyanması ve basma teknikleri de eski dönemlere dayanmaktadır. İ.Ö. 2. yy. 'da Roma'da boyanmış kuma ş örnekleri, Tang hanedanı döneminde Çin'de bağlamalı boyama yöntemiyle bezenmiş ipekler ve 4. yy.' da Hindistan'da dokunmuş basma örnekleri bulunmuştur. Mısır'da ele geçirilen 4. yy.' a ait yün ve keten duvar halıları da o dönemlerde dokuma araçlarının oldukça geliştiğini göstermektedir. En eski İran dokumaları arasında da son derece görkemli halılara ve duvar halılarına rastlanmaktadır.
Ortaçağın başlarında bazı Türk boyları keçe, halı, kumaş, havlu ve kilim yapımında ustalaştıkları bilinmektedir. 16. ve 18. yy. 'lar arasında Hint-Türk İmparatorluğu'nda ve Bengal deki Dacca 'da baskılı ya da boyanmış güzel muslinler üretilmiş olduğu bilinmektedir.
Fransa'da ipekli dokumacılık 1480'de başlamış, 1520'de Kral I. François, İtalyan ve Flaman dokumacıları Fontainebleau 'ya çağırarak burada duvar halısı dokuma atölyeleri kurdurmu ştur. Bir süre sonra başta Lyon olmak üzere Fransa'nın birçok kenti Avrupa ipekli dokuma üretiminin merkezi durumuna gelmiştir. 17.
yy.'da ise Rouen, kentinin ünlü çömleklerinden esinlenmiş dokumalarıyla tanınmıştır. Fransız dokumacığı üslup ve teknik açısından XVI. Louis'in hükümdarlığı döneminde büyük bir atılım yapmıştır. Fransız Derimi bu gelişimi 1790'larda bir süre kesintiye uğratmış olsa da, dokuma sanayisi 18. yy. 'ın başlarından başlayarak tüm ülkede yeniden canlanmış ve bu dönemde Flandre ve Artois, çok kaliteli dokumalarıyla ün kazanmışt ır.
İngiliz dokumacılığı 13. ve 14. yy. 'da temel olarak keten ve yün kumaşlar ın üretimine yönelik olmuştur. 1564'te Kraliçe Elizabeth, Flaman ve Flemenk dokumacıları Nonvich' e çağırarak, damasko ve ipekli dokuma atölyelerinin kurulmasına öncülük etmiştir. 1685'teki Nantes Fermanı nedeniyle ülkelerinden kaçmak zorunda kalan Fransız Protestanlarının İngiltere'ye sığınarak Norwich, Brantree ve Londra'ya yerleşmeleri İngiliz dokumacılığına yeni bir hız kazandırmışt ır. Bu mültecilerden 3.500'ünün yerle ştiği Spitalfieids, ipekli damaskoları ve brokarlarıyla ünlenmiştir.
Dokuma tekniklerinin hızla gelişmesine karşın dokuma sanayisi 18. yy. 'a değin küçük aile işletmelerine dayalı olmaktan kurtulamamıştır. Aslında, ortak işletmelerin kurulmasının sağlayacağı yararlar daha öncelerden anlaşılmıştır. Buna yönelik olarak örneğin 1568'de Zürich'te, 1717'de İngiltere'deki Derby 'de çeşitli işçi aileleri birleşerek 1733'te John Kay, dokuma işlemini hızlandıran uçan mekiği geliştirmiştir. Bu gelişme, üretim hızı artan tezgâhlara gerekli olan ipliği sağlayabilmek için iplik eğirme işleminin hızlanmasına yönelik yeni makinelerin geliştirilmesine yol açmıştır. 1769'da Sir Richard Arkwright 'ın, 1779'da Samuel Crampton 'ın yaptığı iplik eğirme makineleri, bu kez yün tarama ve taraklama işlemlerinin makineleştirilmesine yönelik etkide bulunmuştur. 19. yy.'ın başlarında ilk mekanik dokuma tezgâhtan gerçekleştirildi. Su gücünün yerini buhar gücünün almasıyla, motorla çalışan makinelerin hızı artmış ve başta İngiltere olmak üzere, Avrupa ve ABD.'de bütünüyle fabrika sistemine geçilmiştir.
16 Ağustos 2011 Salı
Halı Tanıtımı 1
Adı - Soyadı: Galip KÖRÜKÇÜ
Adresi: Çeç Cehri Halı Fırın Çıkmaz Sok. PTT Karşısı No:27 Avanos / NEVŞEHİR Halının
Yöresi: Avanos / Arapeli, Çubuksuyu Modelli Seccade
Dokunma Yılı: 1941
Boyutları: 125 cm X 178 cm Kalitesi: 29 X 34 düğüm/dm2 Düğüm Tekniği: Türk Düğümü Zemin Boyutu: 49 cm X 124 cm Bordür Boyutu: 38 cm X 27 cm Kilim Örgüsü Genişliği:2 cm Saçak Boyu Uzunluğu: 3 cm Hav Yüksekliği: 3mm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün Yün Yün
Kullanılan Renkler: Kırmızı, Sarı, Yeşil Tonları, Mavi, Turuncu, Krem, Kahve Tonları, Siyah
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: Kompozisyon özelliği açısından Avanos seccadesi olarak bilinmekle beraber, bordür süslemesi ve genel görünümü Mucur seccadelerine benzemektedir. Zeminde mihrap bulunmaktadır. Mihrabın içi ve dışı motif kullanılmadan tamamen boş bırakılmıştır. Alınlık ve ayaklık bölümlerine ve onları çevreleyen ince sularda stilize bitkisel süsleme hakimdir. Çok sıralı geniş bordüre sahip bu seccade de geniş bölümler arapeli motifi ile dar olanlar ise çubuksuyu motifleriyle doldurulmuştur. Bunları çevreleyen ince sularda, bölgede sıçandişi denilen bezeme bulunmaktadır.
Etiketler:
halı,
halı modeli,
halı tanıtım,
halı tanıtımı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)