halılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
halılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ekim 2011 Pazartesi

Tavus Kuşu


Halı ve düz dokuma yaygılarda tavus kuşu uzun renkli kuyruğuyla göz alıcı renkleriyle ve büyüleyici etkisiyle dikkati çeker. Cennet sembolü olarak kabul edilir. Marby halısı bu konuda güzel bir örnektir. (Deniz 2000). Hint, Çin, İran halılarında çokça yer alır. Çin'de güzelliği, Hindistan'da hayrı ve kısmeti temsil eder.

21 Eylül 2011 Çarşamba

ISPARTA MERKEZ'DE TİCARİ AMAÇLA ÜRETİLEN EL HALICILIĞININ GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU VE ÖNERİLER


Isparta Batı Anadolu halıcılık geleneğinin güçlü merkezleri arasında önemli ve kararlı bir gelişim göstererek, bir gelenek yaratmıştır.Bu nedenle 19.y.y.'ın ortalarına kadar Isparta'nın bağlantısının genellikle Antalya üzerinden yapıldığı görülür. Tanzimat’tan sonra ise Avrupa malları, en büyük ithalat ve ihracat limanı olan İzmir’den gelmeye başladı.
Önceleri Güney limanlar, ile bağlantılı olarak ekonomik dengesini bulmuş olan Isparta, İzmir limanı ile yeni bağlantıların kurulmasından sonra, Batı ya yönelmiş yeni pazarın gerektirdiği yeniliklere hızla uyum göstermiş, böylece geliştirmeye başladığı halıcılık düzeni ile de yüzlerce yıllık Batı Anadolu halıcılık merkezleri arasında önemli bir yere gelmiştir.
1912 - 1913 yılları, Isparta halıcılığı için önemli bir yıl olmuştur. Çünkü Türk kadınlarının üretip, ticaretinden Rumların yararlandığı halıcılık ticareti­ni Türklerin ele alması düşünülerek, bir zaman önce Etrelizade'nin açtığı hah ticarethanesinin Dürbeyoğlu adındaki bir Rum'un rekabeti yüzünden kapandığın, öğrenerek bunu yeniden açtırmak. Fransızlarla işbirliği yapıp, kurulacak bir şirket aracılığı ile, Fransız usulü der, kösele, vidala, oskar çıkarma olanaklarını araştırmış, sermayesi, esnaf tarafından sağlanarak büyük   bir   şirket   kurulmuş,   bu   projenin  gerçekleşmesine   gayret gösterilmiştir.[1]  Ancak bu halıcılık girişiminden pek başarılı sonuç alınamamıştır.1916-1917yıllarında Mutasarrıf Cemal Bey'in döneminde, halıcılığın gelişmesi için Isparta'da bir iplik fabrikası kurulması için girişimlerde bulu­nulmuştur .Isparta ekonomisinde halıcılığın önemli yon olduğu tarihinden de anlaşılmaktadır. Isparta halıcılığının günümüzdeki durumunu resmi, özel kuruluşlar bazında inceleyerek, bugünkü varlığı hakkında belli nokta­lara varabiliriz. Isparta Merkezde ticari amaçla üretim yapan resmi kuru­luşların en büyük kapasite ve üne sahip olan kuruluş Sümer Holdinge bağlı, Isparta Sümer Halı Fabrikası'dır.
Kuruluş üretimi; asıl ve yardımcı, işletmeler olmak üzere iki grupta ince­lenebilir. Asıl işletmeler, hammaddesinin % 95'i yapağı ve yün elyaf, %5'i harman yağı karışımlı çeşitli renk ve kalitede hazırlanmış harmanlardan iplik üretimini  sağlayan ayırma - yıkama, açma - eleme ve.boyama bölümlerinden oluşan iplik ihzar ve iplik eğirme tesislerin, bünyesinde top­layan "iplik ünitesi" ile bobin çile kısımlarından oluşan ihzar ünitesi mamul üretimini sağlayan "halı apre ünitesi" ile "araştırma ve desen bölümlerinden oluşmuştur.


[1] Prof. Önder KÜÇÜKERMAN,Isparta Limanı ve Isparta Halı Fabrikası , Sümerbank Sümerhalı ,
1. Basım ,1990,İstanbul ,sh. 133-151. s.

9 Eylül 2011 Cuma

Cami Halısı Deseni 7




Halının
Yöresi: İran / Acem Halısı
Dokunma Yılı: 1946
Boyutları: 115 cm X 164 cm
Kalitesi: 30 X 33 düğüm/dm2
Düğüm Tekniği: Tek Düğüm ( Sine Düğüm )
Zemin Boyutu: 71 cm X 128 cm
Bordür Boyutu: 22 cm X 18 cm
Kilim Örgüsü Genişliği: 3 cm
Saçak Boyu Uzunluğu: 4 cm
Hav Yüksekliği:2 mm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün              Yün Yün
Kullanılan Renkler: Kırmızı, Koyu Kırmızı, Kahve Tonları, Pembe, Yeşil, Mor, Siyah
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: İran'a ait bir kompozisyona sahip bu halı Avanos'ta dokunmuştur. Zemin ortasında geometrik formlu bir adet göbek ve tepelikleri bulunmaktadır. Zemin köşelerinde ve halı boyu doğrultusunda üçgen görünümlü süsleme görülmektedir. Zeminde göbek, üçgenlerin içi ve bunların arasında kalan bölge stilize hayvan, bitki eşya vb. süslemelerle doldurulmuştur.
Bordüründe ise, iki geniş ve iki dar bölüm bulunmakta ve geometrik görünümlü süsleme hepsinde de görülmektedir. Bölgede bu kompozisyonun geneline; Havva isimli bir gelinin baş bağından esinlenerek 'havvabaşı' adı verilmektedir.

1 Eylül 2011 Perşembe

Cami Halısı Deseni 3






Halının
Yöresi: Özgün Tasarım
Dokunma Yılı: 1999
Boyutları: 70 cm X 148 cm Kalitesi:25 X 33 düğüm/dm2 Düğüm Tekniği: Türk Düğümü Zemin Boyutu: 70 cm X 148 cm Bordür Boyutu: Bordür bulunmamaktadır Kilim Örgüsü Genişliği: 2 cm Saçak Boyu Uzunluğu: 2 cm Hav Yüksekliği: 2 cm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün              Yün Yün
Kullanılan Renkler: Krem, Kahve Tonları, Kırmızı, Sarı, Mavi, Lacivert, Yeşil, Siyah
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: Tokmak halıya ait bu kompozisyonda, geleneksel ve yeni tasarım motifler özgün bir form içinde kullanılmıştır. Halının her tarafına geleneksel ve yeni tasarım motifler serpiştirilmiş, kenarları boyunca, bölgede kertik adı verilen bezeme yerleştirilmiştir.

30 Ağustos 2011 Salı

Cami Halısı Deseni 2



Halının
Yöresi: Özgün Tasarım
Dokunma Yılı: 1999
Boyutları: 65 cm X 88 cm
Kalitesi: 24 X 29 düğüm/dm2
Düğüm Tekniği: Türk Düğümü
Zemin Boyutu: 65 cm X 88 cm
Bordür Boyutu: Bordür bulunmamaktadır
Kilim Örgüsü Genişliği: 2 cm
Saçak Boyu Uzunluğu: 3 cm
Hav Yüksekliği: 1 cm
Kullanılan Hammadde: Çözgü_______ Atkı_____ İlme
Yün             Yün Yün
Kullanılan Renkler: Krem, Kırmızı, Hardal Sarısı, Lacivert, Mavi, Kahverengi, Pembe, Yeşil, Gri, Siyah
Kompozisyon ve Desen Özellikleri: Tokmak halıya ait bu kompozisyonda, geleneksel ve yeni tasarım motifler özgün bir form içinde kullanılmıştır. Halı boyuna üç bölüme ayrılarak içinde geleneksel ve yeni tasarım motifler sıralanmış, bordür bölümü kullanılmamıştır. Halının başlangıcında, ortada ilk motiften sonra Arap harfleri ile Tokmak yazısı yerleştirilmiştir.

18 Ağustos 2011 Perşembe

Dünya'da Dokumanın Tarihi


Dokumacılığın geçmişi tarih öncesi çağlara dayanmaktadır, insanlığın var oluşundan itibaren de içgüdüsel olarak doğal şartlardan korunmak amacıyla örtünme gereksinimi duymuştur. İlk çağ insanlarının örtünme ihtiyacını öncelikle hayvan postlarından karşıladıkları bilinmektedir. Daha sonraları ot, saz, dal gibi bitkisel maddeler kullanılarak hasır örgü gibi tekstil yüzeyleri oluşturulmu ştur. Günümüze keçeleştirme, dokuma ve örme gibi üç temel yöntemle oluşturulan kumaşların ilk defa nerede, nasıl ve ne zaman gerçekleştirildiği kesin olarak bilinmemektedir.
Ancak tik dokuma türleri, kamış, saz ya da benzeri esnek malzemelerden örülen sepetler ve tek bir lifin kendi üstüne ilmeklenmesiyle elde edilen ağlar olduğundan İ.Ö. 6000'lerde Anadolu kültürlerinin geliştirdiği ilk dokuma örnekleri de, bu topluluklarda dokumacılığın sepet örgücülüğüyle yakından bağlantılı olduğunu göstermektedir. Arkeolojik buluntuların mevcut olması, iki iplik sistemiyle tekstil yüzeyi oluşturma metodu olan dokumacılığın günümüzden en az 800 yıl kadar önceleri de bilindiğini ortaya koymaktadır. Bu ilkel dokuma tekniğinden yola çıkılırsa ilk dokuma tezgâhının yapımı M.Ö. 4000 yıllarına rastladığı düşünülmektedir. Dokumacılığın bu dönemde başlangıcı tam bilinmemekle birlikte, doğudan insan gücüyle çalıştırılan ve dokuma düzlemine sahip tezgâhlar kullanılmakta olduğu bilinmektedir. Avrupa'da M.S. 3. yy.'a kadar bilinmeyen ağızlık açma mekanizmaları Çin'de çok gelişme göstermiş olduğu bilinmektedir. Doğunun dokumacılıktaki üstünlüğü binlerce yıl devam etmiş, fakat bu esnada dokuma tezgâhlarında sistem açısından büyük bir gelişmeye rastlanmamıştır. Dokuma işlemi, iplik eğirmenin bulunmasından önce ve sepet örgüsüne dayalı olarak uygulandığı düşünülmektedir. Eski Mısır'da dokuma malzemesi olarak pamuk, ipek, yün ve keten lifleri kullanılmıştır. İ.Ö. 3000'lerde Hindistan'da pamuk liflerinden yararlanılmış, aynı dönemde Çin'de ise ipek üretilmiştir.
İpliklerin ve kumaşların boyanması ve basma teknikleri de eski dönemlere dayanmaktadır. İ.Ö. 2. yy. 'da Roma'da boyanmış kuma ş örnekleri, Tang hanedanı döneminde Çin'de bağlamalı boyama yöntemiyle bezenmiş ipekler ve 4. yy.' da Hindistan'da dokunmuş basma örnekleri bulunmuştur. Mısır'da ele geçirilen 4. yy.' a ait yün ve keten duvar halıları da o dönemlerde dokuma araçlarının oldukça geliştiğini göstermektedir. En eski İran dokumaları arasında da son derece görkemli halılara ve duvar halılarına rastlanmaktadır.
Ortaçağın başlarında bazı Türk boyları keçe, halı, kumaş, havlu ve kilim yapımında ustalaştıkları bilinmektedir. 16. ve 18. yy. 'lar arasında Hint-Türk İmparatorluğu'nda ve Bengal deki Dacca 'da baskılı ya da boyanmış güzel muslinler üretilmiş olduğu bilinmektedir.
Fransa'da ipekli dokumacılık 1480'de başlamış, 1520'de Kral I. François, İtalyan ve Flaman dokumacıları Fontainebleau 'ya çağırarak burada duvar halısı dokuma atölyeleri kurdurmu ştur. Bir süre sonra başta Lyon olmak üzere Fransa'nın birçok kenti Avrupa ipekli dokuma üretiminin merkezi durumuna gelmiştir. 17.
yy.'da ise Rouen, kentinin ünlü çömleklerinden esinlenmiş dokumalarıyla tanınmıştır. Fransız dokumacığı üslup ve teknik açısından XVI. Louis'in hükümdarlığı döneminde büyük bir atılım yapmıştır. Fransız Derimi bu gelişimi 1790'larda bir süre kesintiye uğratmış olsa da, dokuma sanayisi 18. yy. 'ın başlarından başlayarak tüm ülkede yeniden canlanmış ve bu dönemde Flandre ve Artois, çok kaliteli dokumalarıyla ün kazanmışt ır.
İngiliz dokumacılığı 13. ve 14. yy. 'da temel olarak keten ve yün kumaşlar ın üretimine yönelik olmuştur. 1564'te Kraliçe Elizabeth, Flaman ve Flemenk dokumacıları Nonvich' e çağırarak, damasko ve ipekli dokuma atölyelerinin kurulmasına öncülük etmiştir. 1685'teki Nantes Fermanı nedeniyle ülkelerinden kaçmak zorunda kalan Fransız Protestanlarının İngiltere'ye sığınarak Norwich, Brantree ve Londra'ya yerleşmeleri İngiliz dokumacılığına yeni bir hız kazandırmışt ır. Bu mültecilerden 3.500'ünün yerle ştiği Spitalfieids, ipekli damaskoları ve brokarlarıyla ünlenmiştir.
Dokuma tekniklerinin hızla gelişmesine karşın dokuma sanayisi 18. yy. 'a değin küçük aile işletmelerine dayalı olmaktan kurtulamamıştır. Aslında, ortak işletmelerin kurulmasının sağlayacağı yararlar daha öncelerden anlaşılmıştır. Buna yönelik olarak örneğin 1568'de Zürich'te, 1717'de İngiltere'deki Derby 'de çeşitli işçi aileleri birleşerek 1733'te John Kay, dokuma işlemini hızlandıran uçan mekiği geliştirmiştir. Bu gelişme, üretim hızı artan tezgâhlara gerekli olan ipliği sağlayabilmek için iplik eğirme işleminin hızlanmasına yönelik yeni makinelerin geliştirilmesine yol açmıştır. 1769'da Sir Richard Arkwright 'ın, 1779'da Samuel Crampton 'ın yaptığı iplik eğirme makineleri, bu kez yün tarama ve taraklama işlemlerinin makineleştirilmesine yönelik etkide bulunmuştur. 19. yy.'ın başlarında ilk mekanik dokuma tezgâhtan gerçekleştirildi. Su gücünün yerini buhar gücünün almasıyla, motorla çalışan makinelerin hızı artmış ve başta İngiltere olmak üzere, Avrupa ve ABD.'de bütünüyle fabrika sistemine geçilmiştir.